EVLADININ KALEMİNDEN ANNESİNİN HAYATI

Ben Fatma Arduç, kimisine göre Irazın Ali Osman’ın hanımı, Kimine göre Durmuşun Hedime.1950 Yılında Ankara’nın Çamlıdere ilçesi Dağkuzören köyünde doğdum.

14:04:54 | 2017-03-17

-

Ben Fatma Arduç, kimisine göre Irazın Ali Osman’ın hanımı, Kimine göre Durmuşun Hedime.1950 Yılında Ankara’nın Çamlıdere ilçesi Dağkuzören köyünde doğdum. BabamDurmuş annem Cemile Bayram. Ben evin en küçük çocuğuyum, iki abim birde ablam var, ben daha bir bucuk yaşındayken annem vefat etmiş. O zaman yaşımın küçük oluşundan mıdır bilinmez annemin soğumuş bedeninden birkaç damla emzirmişler soğuyum da annemi özlemeyim aramayım diye bundan mıdır bilinmez hayatım boyunca çok hastalıkla mücadele ettim. Her hastalığımda annemi kana kana ememediğim için hasta olduğum aklıma gelir. Annem vefat ettikten sonra babama bu çok küçük bunu evlatlı olarak verelim demişler. Babamda üç çocuğa batkımda bir buna mı bakamadım diye kimseye vermemiş. Beni sağ olsun ablam bakmış büyütmüş kendi küçüklüğünü yasamadan annelik yapmış bana. Gel zaman git zaman evlilik cağına geldik işte güney mahalleden ırazın Ali Osman dünürcü göndermiş, nasip işte alın yazısı babam rahmetli verdi beni köydekilerden duydum öğretmen gibi yakışıklı boylu poslu diye. Velhasıl kelam evlendik Aliosman ile.

Dokuz sene çocuğumuz olmadı, köydekiler bu hanım kısır galiba bunu bırak bir daha evlen çoluk çocuğun olur demişler, Aliosman’a ama Allah razı olsun hiç kimsenin lafına aldırış etmeden bekledi, hiç olursuz bir şey duymadım azgından bu zamana kadar. Allah razı olsun dokuz sene sonra ilk göz ağrım Dileğim doğdu. Evimizin neşesi iyi ki senin gibi hayırlı bir evlada sahibim Annem. Aradan bir üç yıl daha geçti birde olgumuz oldu. Aliosman Galatasaraylı o dönem bir topçu varmış Fatih Terim diye onun adını koyacağım oğlumuza bende pek önemsemedim isim değil mi varsın olsun dedim okul yok kitap yok koskoca İstanbul’u fetih eden komutanın adı da Fatih’miş, bizim koca git sen topçunun adını koy nerden bilelim. Sende hanemize hoş geldin Fatihim. gel zaman git zaman sene bin dokuz yüz seksen üç kara kış ayları çiğdemtepe de bin bir zorlukla yaptığımız gecekonduda ağırlaştım, bu sefer at yok araba yok doğum gidecek. Rahmetli Durhanim abla Eyüb’ün Mehmet’in eşi geldi o ebelik yaptı oğluma, oldu mu bizim aile beş kişi. Onun adını da Fatihe uygun olsun diye ben Hayati verdim. Sende hanemize hoş geldin guzum Hayati. Oğlan dayıya kız halaya benzer derler Fatihim baba tarafı Hayati daha çok dayı tarafına benzer. Biraz kısa ufak tefek varsın olsun evlat değil mi. dokuz sene olmadı diye avunduk durduk, aradan bir dört yıl daha geçti tarih bin dokuz yüz seksen yedi yılı bu yılda Meleğim gözlerini dünyaya açtı. Okul filan okumadık ama kafiyemiymiş neymiş ben bilmem sadece isimleri birbirine uygun olsun diye onun adını da melek koyduk Dilek, Melek, Fatih, Hayati söylerken kolay oldu. İki kişi çıktığımız yolda altı kişilik kocaman bir aile olduk. Rabbim herkese böyle hayırlı evlatlar nasip etsin.

Dedim ya çok hastalıkla mücadele ettim. Bu hastalıklarda hep yanım da eşim ve çocuklarım vardı. Hepsi başımda pervane oldular. Alıp götürdüler oradan oraya, Kalp, Şeker, tansiyon derken birde Felç le tanışmak nasip oldu. Sol tarafımdan yakalamış kolum ayağım hareketsiz kaldı. Gölbaşı İnçek fizik tedavi merkezinde iki ay fizik tedavi gördüm. Biraz düzelme oldu, yavaş yavaş ayağa kalkmaya başladım benden sonra Rıza amcada hastalanmış onu da yakalamış aynı hastalık oda geldi aynı hastaneye. Bizim hastaneden çıkmamıza iki hafta kalmıştı, ama olsun iyi oldu bize kendi köyümüzden akrabadan muhabbet edebileceğim birilerinin olması güzel bir şey. Sana da geçmiş olsun rıza amca (koca ırza) Gine cıktı çok şükür hastaneden.

Öldürmeyen Allah öldürmüyor işte geldim bin bir emek vererek yaptığım evime. İnerken biraz sıkıntı çekiyordum merdivenlerden ötürü ama olsun içine girince gene kendi evim mutluydum. Doktorların vermiş olduğu egzersiz hareketleri vardı onları yapmaya çalışıyordum, elimden geldiği kadar. Geçmiş olsuna gelen eş dost sende bir şey yok sen kalkarsın ayağa biraz gayret et diye beni motive etmeye çalışıyorlardı. Hastanede aldığımız yürüme örümceği baston ile evin içinde geze biliyordum.

 Çok şükür gene aynı evin içinde gezer iken kapıyı kapatayım derken elim kaydı bastondan dengemi kaybettim sobanın üzerine düştüm. Soba devrilmedi çok şükür ama üzerindeki çaydanlık da ki kaynar su yere döküldü bende dökülen suyun üzerine düştüm felçli olan sol tarafın yanmış o yüzden çok hissetmedim acısını bütün bu söylediğim hastalıkların üzerine bu yanık da olunca şükrettim Mevlana. yine yanımda hep çocuklarım ve eşim vardı. Ya kimsem olmasaydı ya hayırsız bir eş hayırsız evlatlarım olsaydı. Nerede ne zaman kadar kalabilirsin ki Allah hepsinden razı olsun. Numune hastanesinin yanın bölümüne gide gele bundan da kurtuldu çok şükür. Ama bende bu seferde bir düşme korkusu başladı ayağa kalksam düşeceğim yatak da düşeceğim  Aliosman beni tut ben düşeceğim . O yüzden korktum ayağa kalkamaz oldum. Basan ayağım basmaz oldu. Birazda bu hastalığın bende yaptıgı güvensizlikten galiba gene çok şükür ağzım acık yiyorum içiyorum konuşuyorum, sag tarafım tutuyor kendi kaşığımı kendim tutuyorum. Ya sağ tarafımdan vursaydı bu felç bu saten sonra solak nasıl olabilirdim ki. Vardır bunda da bir hayır diyerek aradan iki bucuk yıl geçti.

Benden sonra çok hastalananlar çok ölenler oldu, biride abim Mustafa Şef çok severdi. Beni ben ilk kalp ameliyatına girerken ablama sarılmış ağlayarak Meryem ya kıza bir şey olursa biz nasıl dayanırız diyen abim. benden hakkını helal et geceleri uyuyamıyorum diye uyku hapı kullanıyordum, senin öldüğün haberinin duyunca bende hasta olmayım diye ki tane uyku hapı birden vermişler. Senin cansız bedenini gördüm ama benim kafamda yerinde değildi. Sen benim için dayanamam diyordun biz dayandık ama ne ağlayabildim nede üzülebildim. Allah mekânını cennet etsin, sen o kanser denen hastalığa yenik düşüp gittin. Bak ben hala direniyorum. Vardır Yaradan’ın bir bildiği.

 Tam elim ayağım biraz rahatladı hareket etmeye başladı derken birden rahatsızlandım soğuk algınlığı sandık iki üç gün mide bulantısı kusma derken aksam çocuklar apar topar acile götürdüler. Kan idrar o bu derken bir hastalı çıkmadı teyzenin durumu iyi biraz soğuk algınlı var dedi doktor. Döndük yine evimiz, aradan iki gün geçti gözümü açamaz oldum yataktan kalkamaz oldum bu sefer eve ambulans çağırmış çocuklar. Gelen doktor kontrol etmiş felç tekrarlıyor galiba teyzeyi apar topar koydular sedyeye gine düştük yollara evden çıkarken ilk önce numuneye götürelim demişler 112 çalışanları ambulanstayken yaptıkları görüşmeler neticesinde hastanede yer olmadığından Gata ya gitmek nasip oldu. Atatürk, Yüksek İhtisas, Numune Etlik ihtisas, İncek, Onkoloji ve adını sayamadığım birçok özel hastaneden sonra son durağımız Gata oldu yine yanımda eşim ve çocuklarım vardı her zaman ki gibi hazır kıta beklediler. Burada da önce kalp krizi teşhisi koydular. Aldılar kardiyoloji yoğun bakıma bir damara sten taktılar ve bir damarı da açmışlardı anjiyoda.

 Ameliyathaneye giderken hepsi basımda iyi olacaksın biz buradayız seni bekliyoruz dediklerini hatırlıyorum sadece ameliyat dan da cıktım yine ilk günlerde iyi idim ziyarete gelen eşim ve yavrularıma gözümü acıyordum bir şeyler sorduklarında kısa kelimelerle derdimi anlatmaya çalışıyor onlarında canı sıkılmasın diye bir nebze belli etmemeye çalışıyordum. Yoksa yılları vermiş olduğu yorgunluktan ne yeme ne içme nede konumsa isteğim kalmıştı. İlk dört günüm böyle geçti sonra felç atak yapmış ben hastane köselerinde yatarken önce konuşan dilim sustu sonra gören gözlerim görmez oldu uyku madundaydım sanki. Başıma gelip anne anne biz buradayım dediklerini duyar gibiyim fakat hiç tepki vermez oldum. Buğun tam on beş gün oldu bu zaman kadar hiçbir yoğun bakımda bu kadar uzun sure kaldığımı hatırlamıyorum. Artık çok da ümidim kalmadı yine eskisi gibi oturduğum yerden yemeğimi yiyip suyumu içip gelene gidenle iki laf edeyim. Artık yavaş yavaş atmış yedi yılın son demine doğru geliyoruz galiba. Bu zamana kadar yanımda olan eşime ve çocuklarıma bu zorlu yolda yanında odluları için özellikle bir eş ve anne olarak Allah onlardan razı olsun. Ha bu arada damatlarımı gelinlerimi torunlarımı da unutmuş değilim. Allah onlardan da razı olsun.

Yazmak isteyip de yazamadığım o kadar çok şey var ki, su hayatta benden şimdilik bu kadar

Allah var gam yok hepini hakkınızı helal ediniz benden yana hepinize helal olsun

 

HAYATİ ARDUÇ




ETİKET :  

Tümü