RAMAZAN AYI VE ORUÇ

“ Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz olduğu gibi, oruç size de farz kılınmıştır,bu sayede kendinizi koruyacaksınız.” Baraka 2/187

10:37:28 | 2019-11-25
HÜSEYİN CETİN
HÜSEYİN CETİN      h.hoca.ank@hotmail.com

 “ Ey  iman  edenler!  Sizden  öncekilere farz olduğu  gibi,  oruç size de farz kılınmıştır,bu  sayede  kendinizi  koruyacaksınız.” Baraka  2/187

 

       Ramazan ayının feyiz ve bereketi üzerimize düştü. Oruç  Farsça’ daki  rüze kelimesinin  Türkçeleşmiş  şeklidir.  Arapça’ sı  savm çoğulu sıyamdır.  Savm  kelimesi  Arapça’da bir  şeyden  uzak  durmak,  bir  şeye   karşı  kendini  tutmak,  engellemek’’  anlamında  kullanılır.  Fıkıh  terimi olarak   ise,  imsak  vaktinden   iftar  vaktine  kadar,  bir  amaç  uğruna  ve   bilinçli  olarak yeme  içme  ve cinsel  ilişkiden  uzak   durmak  demektir.   Ayette  orucun  başlangıç  ve  bitiş  vakti mecazi  bir  anlatımla  şöyle  belirtilir: ‘’ …Fecrin  beyaz   ipliği  (aydınlığı)  siyah  ipliğinden  (siyahlığından)  ayırt  edilecek  hale  gelinceye  kadar  yiyip  içiniz;  sonra akşama  kadar  orucu  tamamlayın…’’(Baraka  2/187).

      Orucun farz oluşu   ayetle   sabittir. “Ey  iman  edenler!  Sizden  öncekilere farz olduğu  gibi,  oruç size de farz kılınmıştır.Bu sayede  kendinizi  koruyacaksınız.  Oruç  sayılı  günlerdendir.  İçinizden  hasta  veya  yolculukta  olanlar  başka  günlerde  tutabilirler;  hasta  veya  yolcu  olmadığı  halde  oruç  tutmakta  zorlananlar  ise  bir  fakir  doyumluluğu  fidye  vermelidir.  Daha  fazlasını  veren,  kendine  daha  fazla  iyilik  etmiş  olur. Fakat yine de eğer bilirseniz,  oruç  tutmanız  sizin için  daha  hayırlıdır’’(el-Bakara 2/183-184). Buradan da orucun sadece Hz. Peygamber’in ümmeti olan bizlere değil,bütün peygamberlerin ümmetlerine farz kılındığını ve  Hz Adem’den itibaren her ümmet için orucun farz olduğunu anlıyoruz .Çünkü her peygamber için kaynak aynıdır. Semavi dinlerin hepsi de aynı  lambadan çıkan ışıkla beslenmişlerdir.Allahın gönderdiği dinlerin hepsi TEVHİD DİNİ olan İSLAM dır. “Allah katında tek din İSLAM dinidir.(Al-i İmran/19)

 

        Oruç   yoksulların  durumunu  daha  iyi  anlamaya,  dolayısıyla  onların  sıkıntılarını  giderme  yönünde  çaba  harcamaya   da  vesile  olur.  “Tok açın  halinden  anlamaz’’  atasözü  de  bunu  ifade  eder.Peygamberimiz “komşusu açken tok yatan bizden değildir “ (Hâkim, II, 15; Heysemî, VIII) buyurarak konunun önemini çok güzel bir şekilde özetlemiştir.  Orucun  dinimizde  önemli  bir  yeri  olan  sabır  konusuyla  irtibatı  ayrıca  hatırlanmalıdır. Helal yollardan kazanılarak sofraya koyduğumuz yiyecekleri açlık çekmemize rağmen akşam ezanı  okunmadan  yiyemiyor, sabır ve tevekkül ile  duaların en çok kabul olduğu zaman dilimi olduğu için dua ve niyazda bulunarak ezan-ı Muhammediyeyi  bekliyoruz. Allah Teâlâ hazretleri yüce kitabımızda ‘’Namaz  ve  sabırla  yardım isteyin’’(el-Bakara 2/153)  ve  “Sabredenlere  ecirleri  hesapsız  olarak  tastamam  verilir’’  (ez-Zümmer  39/10). Sabredenlere müjdele (Bakara/155) buyurarak  orucun ve sabretmenin karşılığının kıyamette çok büyük olduğunu bizlere bildirmiştir. Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayete göre Resulüllah (s.a.s.) şöyle buyurduğu rivayet edilir. “Allah Azze ve Celle buyurdu ki: “Âdemoğlunun her ameli kendisi içindir, oruç ise bundan müstesnadır. O benim içindir, onun karşılığını Ben veririm.”(Buharî: Siyam, Libas, Tevhid; Müslim: Siyam)

      Yine peygamberimiz :Oruç (ateşten koruyan) bir kalkandır. Oruçlu olan kimse sövmesin, cahillik etmesin. Birisi kendisine sataşırsa ya da sövecek olursa, iki kere “Ben oruçluyum.” desin. Nefsim elinde olan Allahu Azze ve Celle’ye yemin olsun ki, oruçlu bir kimsenin ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Oruçlu yemesini, içmesini ve isteklerini benim için terk eder, oruç benim için olup, onun karşı­lığını ben veri­rim. İyiliğin karşılığı on katıyladır.” (Buhârî 7492)

 

   Orucun sağlık açısından bir çok faydasının olduğunu modern tıp kabul etmektedir.Bu durumu peygamberimiz bin dört yüz sene öncesinden haber vermiştir. “Oruç tutun sıhhat bulun buyurmuştur.”(Taberani)

 

          Orucun farz, vacip ve nafile olarak üç çeşidi vardır.  Farz  olan  oruç  denince,  ramazan  orucu  kastedilir. Mazeretli  veya  mazeretsiz  olarak  tutulamadığı  zaman,  başka  bir  zaman  kaza  edilmesi  de  aynı şekilde  farzdır.

 

         Vacip olan oruç, kişinin  dinen  yükümlü  olmadığı  bir  ibadeti  yapmayı  kendisi  için  bir  yükümlülük  haline  getirmesidir.  Örneğin kişi  şu  işim  olursa  şu kadar gün  oruç  tutacağım diyerek   vaatte bulunması, söylediği iş gerçekleştiğinde de dediği gün kadar oruç tutması vacip olur.Bu oruç vaat sonucunda tutulan oruçtur.Çünkü kişi vaatte bulunarak,bu vaadin gerçekleşmesi halinde kendisine oruç tutmayı  zorunlu hale getirmektedir.Bundan  dolayı bu oruç vacip olan bir oruçtur ki  adak (nizir) orucu olarak adlandırılır.

Farz  ve  vacip  olan  oruçların  dışında  tutulan  oruçlar  nafile  oruç  olarak  isimlendirilir.Daha  fazla  sevap  kazanmak  maksadıyla  tutulur.Yılın belli günlerinde,kandil gecelerinde tutulan oruç bu çeşit oruçlardır.Peygamber Efendimiz pazartesi ve Perşembe günleri, şevval ayında altı gün,muharrem ayında  nafile oruç tutmuş, tutulmasını da tavsiye etmiştir.

 

            Ramazan bayramının 1.günü,kurban bayramının dört günü oruç tutulmaz. Yine bayanlar özel günlerinde ve yeni doğum yaptıklarında maksimum kırk gün oruç  tutmazlar.  Peygamberimiz  ramazanı  bir  veya  iki  gün  önceden  oruç  tutarak  karşılamayı  yasaklamıştır.(Buhari, Savm, 11,14; Müslim,  Sıyam, 21; Ebü  Davud,  Savm, 10).




ETİKET :  

Tümü